Ana içeriğe atla

Yün Çoraptan Kanatlar…

Hastanenin kapısında ağılıyordu.Üçüncü çocuğu  beş yaşındaki Abdul Kadir’ in ayağında bir yara çıkmıştı.Yılan kemiği batmış ve  çok kötü mikrop kapmıştı ayağı.Kayınpederinden   çok zor izin alıp çocuğu doktora götürmüştü.Kırk gün alçıda kalacaktı ayağı.Annesi sürekli  sırtında taşıyordu çocuğunu.Ama iyileşmiyordu bir türlü ayağı.Ağlamaya başlamıştı çocuk.Köyden kimseye bir şey söylemeden çocuğunu tekrar doktora götürdü Ayşe Gelin.Mevsim kıştı.Kadın oracıkta dona kaldı."Hanım çocuğun ayağı kesilmesi lazım gelir.Şu kağıtları imzala" dedi Doktor.Boğazında bir yumruk.Tombul yanaklı Kadirine baktı.İçinde bir kış.Küçücük çaresiz bir serçe gibi hissetti kendini. Bir çam ağacı bulsa sığınacaktı.Oğlunu saklayacaktı bu korkunç kıştan.Başında boncuklu beyaz cember,pazenden yeşilli mavili ince çiçekli bir gömlek ve bir etek üstüne sarılı bir kuşak,ayağında yün çorap , trabzon lastiği.Zorlu coğrafyanın kaderine boyun eğdirmeye çalıştığı bir kadın.Eşi gemilerde aşçılık yapıyordu. "Babamız yok burada" diyordu kadın."Nasıl izin veririm efendim"  diyordu.Doktor tekrar etti geç kalıyoruz deyip ayrıldı  Annenin yanından.Kadirinin gözlerine baktı…Acı çekiyordu çocuk. Bu yarayı nasıl iyileştirecekti ki Annesi.Nasıl gücü yetecekti kaderine.Birden bir ses işitti arkadan.Birisi götür onu buradan İstanbul’a.Yaşlıca bir kadın.O da hastaydı .Kurtar oğlunu.Boğulan büyük gölde boğulsun git buradan diyordu.Yaşlı Kadın, Annenin  korku dolu bakışıyla göz göze gelmişti. Al yanaklı bir Gelincik.Gözleri  kayalıklar arıyordu  ardına sığınabileceği, ve çocuğunu kötü kaderinden saklayabileceği.Belli ki parası yoktu kadının.Para verse kabul etmeyecekti  bu çaresiz Anne.Yün çorabını bana sat dedi birden.Al sana 5 lira dedi yaşlı kadın .Ayşe Gelinin gözleri dolmuştu.İçindeki kışa bir çam ağacı dikildi birden.Yün çorapları ayağından çıkmış kanatları olmuştu birden. Bir yandan ağlıyor,bir yandan hastaneden çocuğunu kaçırıyordu bağrış çağrış içinde .Hemşireler peşinden koşuyordu.

Çocuk sırtında Otobüs  terminaline varmıştı Ayşe Gelin.Beş lirası vardı kesesinde.Bir liraya otobüs bileti almış,geriye  parası da  artmıştı.O anda anladı ki yaşlı teyze ona iyi miktarda bir para vermişti aslında.Uzun bir yolculuktu.Çocuk bütün gece ağlamıştı.Sonunda varmıştı İstanbul’a. Yedikule’ de Yağcı Mehmet dayısını buldu Ayşe Gelin.Yağcı Dayı vakit kaybetmeden çocuğu gibi Şişli Etfal  Hastanesine götürdü.Çocuğunun muayenesini beklerken içi içini yiyordu Gelinciğin.Bir yandan hastaneden nasıl kaçtığına ,diğer yandan kimseye bir şey söylemeden evini, hatta yaşadığı şehri  nasıl terk ettiğine inanamıyordu.Kanadından pulları dökülmüş bir kelebek gibi sekeliyordu bahçede. içeride duramıyordu.Çok korkuyordu .Ayşe Hanım diye seslendi hemşire.Doktor seninle görüşecek dedi…Hanım Dedi Doktor -Korkma ,Kurtaracağım çocuğunu… Ama acilen ameliyata almamız gerekiyor dedi. Sanki bir ceylan gibi çıktı Ayşe Gelinin bakışları kayalıkların ardından.Başarmıştı. Yüzünde bir tebessümle bir yandan Ayaklarına bakıyor,diğer yandan Teşekkürler yün çoraplarım diyordu kendi kendine  Ayşe Gelin .Aslında Mevsim kıştı.Fark etti ki Ayakları çok üşümüştü kara lastiğinin içinde.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aziz'in Yolu -3-

3.Bölüm Dünya çok gürültülü bir yerdi.Artık yalnızca Çocuklar ve Dağın en yaşlı Kadınları masumiyetin sesi duyabiliyor,duru olanı görebiliyorlardı. Güneş Saati Gemi yolculuğu çok yorucu geçiyordu.Geceleri çok soğuk oluyor,battaniyesini iki kat yapıp içine sığmaya çalışıyordu Aziz.Gece hiç uyuyamıştı.Bir yandan sert bir zemin,geminin ürkütücü sallantısı ve bir yandan da  soğuk.Yalnız bir çocuk için oldukça zorlu şartlardı bunlar ve gemideki son gece.Akşama doğru gemi Vakfıkebir Limanının açıklarına demir atacak,küçük kayıklarla insanlar karaya taşınacaktı.Aziz'in uykusuzluktan gözü yanıyordu.Günışığı geminin güvertesini büyük bir coşkuyla kaplamıştı sanki.Gemi artık çok da açıktan gitmiyordu. Bu sırada Aziz bir kalabalık farketti. kahkahalar güvertede dikkat çekici bir şekilde yankılanıyordu.Aziz kalabalığa doğru hızlı adımlarla yaklaşarak ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.Kalabalığın ortasında ,elinde kemençe varmış gibi kemençe çalan bir adam,ağzıyla riv riv riv kemençe sesi çıkarı...

AZİZ’İN YOLU -1-

1.Bölüm  Bir yolun varsa gitmen gereken, başkalarının mutluluğu alay ediyordur senle. Yol seni çağ ı rıyorsa ve sen gidebiliyorsan,  Dar gelir gülümsemesi  artık alay edenlerin yüzüne. Çünkü sen gitmişsindir.   Bir Kalaylık Mutluluk… Günışığı  perdenin yırtık yerlerinden her sabah ki  coşkusuyla öylece içeri dalıyor, çocuğun bütün uyuma çabalarına rağmen  gözlerinin içine sokuluyordu. Her sabah isyanlarla uyanan Halit Aziz'in odasına gün ışığı  acı verici bir hızla doğuyordu. Halit Aziz ilk defa bugün isyan etmeden yatağından doğruldu. Bir yatağın dahi  zor sığdığı çatı katındaki odasına son bir kez baktı. Aziz yaşıtlarına göre boyu  uzun bir çocuktu. Ona münasip bulunan bu küçücük odada sürekli başını tahta tavana çarpıyordu. Yatağında hep ayaklarını toplayarak uyumak zorundaydı. Bacakları yatağından ve yorganından taşıyordu. O ses, kalın ürpertili ses "Halit sen kalkmadın mı hala". Amcasının sesiydi bu. Aziz'i babası okusun diye Amcası...

Sana Gelsin Sıradaki Şarkı

Bir Zaman ki içindeydik o zamanın.Ama sanki şimdi hiç orada değilmişiz gibi hızlıca geçirtmeye çalışıyorlar bize zamanı.Çocukluğumuzu büyütüp yaşlandırmaya çalışıyorlar bizi. Unuttuk radyoları,teyp çalarları,kurşun kalemlerle sarılan kasetleri,kolonya ile temizlenen teyp kristallerini. En sevdiğimizdi  kırmızı record tuşu ile birlikte play tuşuna basmak. O kasetlere avazımız çıktığı kadar yüksek sesle şarkı söyler,kahkahalar atar,mutluluğumuzu kayıtlardık.Çok da tehlikeliydi o kırmızı tuş.Çünkü yanlışlıkla Abimizin ,küçük kardeşe bozar diye vermediği , Bir yaz Gecesi Rüyası Müzikaline ait  kasetin üzerine yanlışlıkla , abim görmeden dinleyeyim sesi kayıt edilip, kendinizi bir anda kaçarken bulduğunuz tuştur o.Unutmak istemezsiniz onları. Mesala  Geçmişin tozuna sakladığınız radyonuzu ,buruk ,kaygı verici hislerle hatırlasınız .Uzakta kalmış bir dost gibi. O eski dost ,bazen yalnızlığınızdır ,bazen de üşüdüğünüz bir anda üstünüzü örten bir Anne sesi gibi huzur verici ve bi...