Ufuk çizgisinin bir ucundan sen tutsan bir ucundan ben
İp atlatsak bu yorgun bulutlara,
İkimizde unutsak yüreğimizin dibine çöküp bizi ağırlaştıran ,
Dışımızı içimize doğru bastıran koca koca taşlardan kurtulsak
birden…
Sen eteklerine dalgalarını doldursan., ben kıyılarında oyuncak kovamla
dalgalarını
Yakalasam….
Sen ayaklarına deniz kabuklarını giysen ,
Ben elime deniz fenerlerini alsam, düşsek yollara gece ayazında veya ayışığında,
Ama hiç üşümesek dağları giysek
sırtımıza…
Bulutlarla kulaklarımızı örtsek…
Kurtulsak herşeyden ….
|
3.Bölüm Dünya çok gürültülü bir yerdi.Artık yalnızca Çocuklar ve Dağın en yaşlı Kadınları masumiyetin sesi duyabiliyor,duru olanı görebiliyorlardı. Güneş Saati Gemi yolculuğu çok yorucu geçiyordu.Geceleri çok soğuk oluyor,battaniyesini iki kat yapıp içine sığmaya çalışıyordu Aziz.Gece hiç uyuyamıştı.Bir yandan sert bir zemin,geminin ürkütücü sallantısı ve bir yandan da soğuk.Yalnız bir çocuk için oldukça zorlu şartlardı bunlar ve gemideki son gece.Akşama doğru gemi Vakfıkebir Limanının açıklarına demir atacak,küçük kayıklarla insanlar karaya taşınacaktı.Aziz'in uykusuzluktan gözü yanıyordu.Günışığı geminin güvertesini büyük bir coşkuyla kaplamıştı sanki.Gemi artık çok da açıktan gitmiyordu. Bu sırada Aziz bir kalabalık farketti. kahkahalar güvertede dikkat çekici bir şekilde yankılanıyordu.Aziz kalabalığa doğru hızlı adımlarla yaklaşarak ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.Kalabalığın ortasında ,elinde kemençe varmış gibi kemençe çalan bir adam,ağzıyla riv riv riv kemençe sesi çıkarı...
Yorumlar
Yorum Gönder