Yol ayaklarımın altından bir anda fırlıyor, çocukluğumun geçtiği sokakları ,Çocukluğumu bulduruyordu bana.Öylece durdum yolun karşısında, çocukluğumun çizgileri belirdi biranda.Tebeşirle çizilmiş seksek çizgileri .Hasan Amcanın duvarı yükseliyordu yolun kenarında.Aslında çok büyük bir duvar değil, otuz cm lik belki de. on-on beş tane çocuğun sıra sıra oturduğu bir duvar ve de huni yapılmış gazete kağıdı içinde Japon çekirdeği.En büyük zevkimizdi.iki üç tane küçük el aynı anda huniye elini daldırır, bazen kavgalar yaşanır, bazen de büyük bir zevkle paylaşılırdı.Hiç yarışa doymazdık çekirdek yerken.Hangi grup daha çok yedi yarışması ,kimin ağzı en çok siyaha boyanacak yarışması,hatta çoğumuz, daha okula yeni başladığımız için çekirdek hunisini kim daha iyi okuyacak yarışması gibi.Bir sürü zırva yarışmalar bulan bir sokak dolusu çocuktuk biz.Çok komik ama sanırım ben gazete okuma alışkanlığı Japon çekirdeğine borçluyum.O gün ne kokuyorsa o gazete, hala çocukl...
Zamanlar dökülür bir bir yüreğimin çıkrıklarından... Mevsimler gelir geçerde... Ne küçük ne de büyük çıkrıklar vazgeçer ritminden... Yaralar küçük çıkrıkların arasında... Mutluluklar ise büyük çıkrıkların arasında gizlenirken... İyileşmeye çalışır zamandan kalma kırılmışlıkların… Dişliler dönerken acısıyla tatlısıyla sende dönersin durmaksızın... Ardında kaldığını sandığın her bir çıkrık dişlisi Mutluluk öncesi yada sonrası… Bir bedeldir durmadan karşına çıkan